BAŞKA BİR KADIN
Yönetmen:Sylvie Testud 2012
..................................................................
Gazeteci çocuk aslında çocuk falan değil. Amerika’nın güney eyaletlerinden birindeyiz ve ırkçılık hala sürüyor. ‘Çocuk’ ise siyahları küçümsemek için kullanılan yaygın bir terim. Acı Bir Hayat Öyküsü gibi büyük bir filmin ardından, güvenli sularda yüzmeyi sevmeyen bir yönet-men olduğunu son filmiyle tekrar gösteren Lee Daniels, izleyiciyi de eleştirmenleri de ikiye böldü. Filmde, “idam cezasına çarptırılan John Cusack gerçekten şerifi öldürdü mü?” sorusu üzerinden bir sürü karakterin süreç içerisinde gelişen acayip ilişkilerine tanık oluyoruz. Güneyin ırkçılığı, Florida bataklıkları, ilkel seks dürtüleri, takıntı haline gelmiş platonik aşk, “şerifi kim öldürdü?” sorusu... Bunların hepsi tepetaklak ediliyor. Ayrıca Nicole Kidman ve John Cusack’ın bu kadar radikal rollerde muhteşem perfor-manslar sergilemesini ancak böyle bir filmde görebilirdik.
Devam etmeni ne sağlıyor Oscar? Cevap: Eylemin güzelliği. Bir gün içinde Paris’te dokuz ayrı karaktere bürünen bir adam. Bazıları bu filmi yılın en iyi yapımı ilan etti, başkaları ‘gözüpek ve dahiyane’ olarak tanımladı. Oscar bir işadamı. Çok zengin ve gizemli bir adam tarafından tuhaf bir iş için görevlendiriliyor. Bir limuzinin içinde kılıktan kılığa girerek çeşitli randevulara gidecek. Bazen bir dilenci, bazen yeğenine veda eden yaşlı bir adam ya da bir cambaz olacak. Ama neden? Filmde, çok sayıda derin ve felsefi yorum yapılmasını sağlayacak malzeme var. Ama belki de hepsi sadece zevk içindir. Çünkü bir nedeni olsun ya da olmasın, bu filmi izlemek son derece büyülü ve esrarengiz bir deneyim: komik, hüzünlü, duygulu, çılgın ve gerçeküstü. Carax, sinemanın sınırlarını biçim ve içerik olarak sonuna kadar zorlayarak, sadece hikâye anlatmaya yaramadığını kanıtlıyor.
1968 yılında Prag’dayız. Bir beyin cerrahı olan Thomas, o yıllarda ülkede esmekte olan özgürlük rüzgarlarının da etkisiyle hareketli bir cinsel hayata sahiptir. Çalıştığı hastanedeki hemşireler de hastalar da, adeta onu mutlu etmek için sıraya girmiş gibidir. Oysa Thomas’ın gözdesi kendisi gibi hayatı, cinselliği ve ilişkileri hafife alan Sabina’dır.
Yakışıklı doktorun hayatına genç ve tuhaf bir cazibesi olan taşralı Tereza girdiğinde işler değişir. Tutku dolu genç kadınla evlenmeyi kabul da etse Thomas hastanedeki çapkınlıklarına devam eder ve Sabina’yı görmeyi sürdürür. Apolitik bir adam olan kahramanımız her ne kadar görmek istemiyor olsa da, ülkedeki özgürlük havası, Sovyetler Birliği’nin demir yumruklu müdahalesi ile yerini şiddete bırakmak üzeredir. Prag baharı sona ererken hepsinin hayatları derinden sarsılacaktır.
Çek yazar Milan Kundera’nın 80’lerde çok popüler olan kitabından Philip Kaufman’ın uyarladığı bu film, tahminlerin ötesinde çok ses getirdi. Kimilerine göre bunu, cinselliğe olan samimi bakışına; kimilerine göreyse Juliette Binoche ve Daniel Day-Lewis’in taptaze endamına borçluydu.
...................................................................................
Dünya sinema tarihine adını ölümsüz harflerle kazımış olan ustaların ustası sinemacı Alfred Hitchcock'un sıradışı filmi Sapık (Psycho)'ın çekim sürecinde geçen film Hitchcock ve eşi Alma'nın aşklarına odaklanıyor. Filmde ustayı yine bir başka usta Anthony Hopkins canlandırırken karısı Alma rolünü ise Helen Mirren üstleniyor. Hitchcock’un çığır açan filmi PSYCHO’nun yapım sürecinde geçiyor. Projenin yönetmen koltuğunda Sacha Gervasi otururken, senaryo ise John McLaughlin’e ait. Filme kaynaklık eden kitap ise Stephen Rebelloizamlı “Alfred Hitchcock and the Making of Psycho” adlı eser.
Yönetmen:Sylvie Testud 2012
Romantik komedilere farklı bir bakış açısı getiren filmin hikayesi şöyle : 40 yaşındaki Marie bir sabah uyanır ve 30 yaşında olduğunu fark eder. Hayatının 10 yılını tamamen silinmiş gibidir. Bitmek üzere olan bir aşk hikayesinin başlarındadır ve uyandığında hayatının aşkını tekrar kazanmak için sadece 4 günü vardır. Üstüne üstlük bir de oğlu vardır. Gençliğinde hayatında değer verdiği tüm insanların şimdi hiçbiri yanında değildir. Marie herkesi nasıl nasıl tek tek kaybettiğini düşünürken kendisiyle de bir sorgulamaya girer....
Başrollerini Juliette Binoche ve Mathieu Kassovitz'in paylaştığı film, sinemaya oyuncu olarak adım atan Sylvie Testud'un ilk yönetmenlik denemesi.
Başrollerini Juliette Binoche ve Mathieu Kassovitz'in paylaştığı film, sinemaya oyuncu olarak adım atan Sylvie Testud'un ilk yönetmenlik denemesi.
...................................................................
Yönetmen:Yönetmen: Diego Kaplan
Yapım: 2010, Arjantin, 108 dk.
Artık büyükbaba olacağını öğrenen Fredy, hedonist yaşam tarzını değiştirmeye karar verir
Barda, sonradan evli kızı olduğunu öğrendiği genç bir kadına kur yapan çapkın Fredy artık bu hayata bir dur demesi gerektiğini anlayacaktır.
..................................................................
HAYATA ÇALIM AT
Yönetmen: Ken Loach 2010
Fakat bir gün oğlunun bir hapını içmesiyle efsane Eric Cantona sanrısına kavuşur. Cantona artın onun hayat koçudur.
Yönetmenliğini Ken Loach'un yaptığı yeni filmi Looking For Eric, 2009 Cannes Film Festivali ?nde 18 Mayıs'ta yarışma filmi olarak gala gösterimi yapılmıştır
..............................................................................
YOLDA
Yönetmen:Walter Salles 2012
Jack Kerouac’ın ‘Yolda’ kitabı sinemaya uyarlanması en zor edebi yapıtlardan biri olarak anılıyordu. Ama kitap basıldıktan yarım asır sonra bu işe soyunan kişi, Motosiklet Günlüğü’nün yönetmeni Walter Salles olunca içimiz biraz rahatladı. İzlemeye başladıktan sonra ise kaygı yerini güvenli bir tatmine bıraktı. Evet, kitabın ruhunu yakalamış! Yazar olmak isteyen bir genç ve onun en az kendisi kadar kaybolmuş görünen akıl hocası beraber bir yolculuğa çıkıyorlar. Hayatı beklemeye mi alıyorlar yoksa beraber hayatı keşfetmeye mi çalışıyorlar bilinmez. Muhtemelen ikisi de. Yolda pek çok kişi onlara katılıyor. İkinci Dünya Savaşı sonunda gençlere kalan kaybolmuş dünyanın minik bir modeli gibiler. Kendilerini şiirde, cazda, uyuşturucuda ve sekste arıyorlar. Bu yeni dünyada kim olduklarını bulmaya çalışan çaylaklar için büyümek ve sorumluluk almayı öğrenmek ise zaman alıyor.
Hindistan’dan Kanada’ya giden bir yük gemisi, içindeki hemen hemen tüm canlılarla birlikte trajik şekilde batar. Bir can kurtaran filikası, uçsuz bucaksız vahşi Pasifik Okyanusu'nun ortasında yapayalnız kalır. Sandalın hayatta kalmayı başarabilen mürettebatı ise bir sırtlan, kırık bacaklı bir zebra, bir orangutan, Richard Parker adında üç yüz kiloluk bir Bengal kaplanı ve Pi adlı 16 yaşında Hintli bir çocuktan oluşmaktadır. Pi'nin hayvanat bahçesi işleten ve hayvanlarıyla göç yoluna koyulan ailesi, batan gemide yaşamını kaybetmiştir.
Pi, kurtuluş yok gibi görünen bu okyanusta zayıf bir sandalda yanındaki hayvanlarla birlikte hayatta kalma savaşı verir ve keskin zekası ve zooloji bilgisiyle besin zincirine kurban gitmez. Ama şimdi Bengal Kaplanı ile teknede baş başa kalmıştır. Dev kaplana yem olmamak için hayvanla anlaşmanın ve yakınlaşmanın yollarını bulur. Sıra dışı yolculuk sona ermeden büyülü bir adaya varacaktır...
Oscarlı sinemacı Ang Lee'nin yönetmenliğinde sıra dışı bir öykü sunan filmin kadrosu ise oldukça renkli. Daha önce oyunculuk deneyimi bulunmayan Suraj Sharma'nın Pi'yi canlandırdığı yapımda, ayrıca Tobey Maguire, Irrfan Khan, Adil Hussain rol alıyor.
..............................................................................
YOLDA
Yönetmen:Walter Salles 2012
Kerouac ‘beat kuşağı’na adını verdi ve sıra dışı kitabı ‘Yolda’ ile bir neslin temsilcisi oldu. Yarım asır sonra bu efsane beyaz perdede ve romanı kadar çarpıcı.

...................................................................
Pİ'nin YAŞAMI
Yönetmen:Ang Lee 2012

Pi, kurtuluş yok gibi görünen bu okyanusta zayıf bir sandalda yanındaki hayvanlarla birlikte hayatta kalma savaşı verir ve keskin zekası ve zooloji bilgisiyle besin zincirine kurban gitmez. Ama şimdi Bengal Kaplanı ile teknede baş başa kalmıştır. Dev kaplana yem olmamak için hayvanla anlaşmanın ve yakınlaşmanın yollarını bulur. Sıra dışı yolculuk sona ermeden büyülü bir adaya varacaktır...
Oscarlı sinemacı Ang Lee'nin yönetmenliğinde sıra dışı bir öykü sunan filmin kadrosu ise oldukça renkli. Daha önce oyunculuk deneyimi bulunmayan Suraj Sharma'nın Pi'yi canlandırdığı yapımda, ayrıca Tobey Maguire, Irrfan Khan, Adil Hussain rol alıyor.
.........................................................................
GAZETECİ ÇOCUK
Yönetmen: Lee Daniels 2012
Ölümü arzulayan karakterlerin yer aldığı ırkçı bir dünyada işlenen bir cinayeti irdeleyen bir film.

.......................................................................
HOLY MOTORS
Yönetmen:Leos Carax 2012
Yönetmeni dahil kimse ne hakkında olduğunu tam anlayamıyor – ama herkes bayılıyor!

..............................................................................
Yönetmen: Leo Carax 2012
Yönetmenliğini Joe Wright'ın üstlendiği filmi Tolstoy'un ölümsüz romanından bu kez uyarlayan isimse Oscar ödüllü Tom Stoppard. Yönetmen Wright Kefaret ve Aşk ve Gurur'dan sonra bu filmde de yeniden Keira Knightley'i başrole taşıyor. Güzel yıldıza filmde Jude Law ve Aaron Johnson eşlik ediyor.
..............................................................................
VAROLMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ
Yönetmen: Philip Kaufman

Çek yazar Milan Kundera’nın 80’lerde çok popüler olan kitabından Philip Kaufman’ın uyarladığı bu film, tahminlerin ötesinde çok ses getirdi. Kimilerine göre bunu, cinselliğe olan samimi bakışına; kimilerine göreyse Juliette Binoche ve Daniel Day-Lewis’in taptaze endamına borçluydu.
...................................................................................
HİTCHCOCK
Yönetmen:Sacha Gervasi

Filmde ayrıca Scarlett Johansson, Janet Leigh, James D'Arcy, Anthony Perkins, Jessica Biel, Vera Miles, Michael Stuhlbarg ve Toni Collette gibi pek çok yıldız isim yer alıyor.
............................................................................
AŞK SEANSLARI
Yönetmen:Ben Levin2012
Seksin aslında neyle ilgili olduğunu ‘özürlü’ bir adamın seks terapistiyle kurduğu inanılmaz ilişkiden öğrenin.Mark’ın pedere sorması gereken çok önemli bir sorusu var. Bir kadını İncil’de anlatıldığı şekilde tanıması, yani cinsel ilişkiye girmesi mümkün mü? Mark, çocuk felci nedeniyle sakat kalmış ve zamanının çoğunu solunum cihazına bağlı geçiriyor ama her şeyi hissediyor. Aslında yıllardır patlamayı bekleyen bir bomba gibi. Yardım Helen Hunt’da vücut bulan bir seks terapistinden geliyor. Altı seans yapacaklar ve birbirlerine âşık olmayacaklar. Kurallar bu kadar basit ama tabi ki uygulaması söylemesinden zor, çünkü adam müthiş! Film, festivallerde seyirci tarafından en çok beğenilen filmlerden biriydi. Gerçek bir hikâyeye dayanan çok keyifli bir ‘sakıncalı’ film olan Aşk Seansları’nı on yedi yaşından küçüklerin tek başına izlemesi yasaklanmış. En tuhaf sahnelerde dahi gözünüzü ekrandan ayırmanız zor çünkü her şey çok samimi, rahat ve uysal. Seyircinin bu kadar sevmesine hiç şaşmamak lazım.
............................................................................
AŞK SEANSLARI
Yönetmen:Ben Levin2012

........................................................................................................................
YASAK AŞK
Yönetmen:Niclolaj Arcel 2012
Danimarka kralı VII. Christian akli dengesi tam da yerinde olmayan, kafasına göre hareket eden, uçuk-kaçık bir karakterdedir. Asabidir, alkolü, fahişelerle eğlenmeyi ülke yönetiminden daha önemli görmektedir; zaten kendisine bağlı olan konseyde kralın tescilli deliliğini fırsat bilerek ülkeyi istediği gibi yönetmektedir. İngiltere prensesiyle politik çıkarlar için evlendirilir; Prenses Caroline ülkeye gelirken sanatçı bir ruhlu bir kral ile evlendiğini sanarken, karşısında hala büyümemiş bir çocuk bulur.
Danışmanları tüm ülkede seçkin isimler arasından krala uygun doktor ararken, sıradan bir kasaba doktoru olan Friedrich Struensee çatlak kralın gözüne girer ve sadece kraliyet doktoru olmakla kalmaz kralın en iyi dostu, danışmanı olur. Bu süreçte de kralın çoktan gözden çıkarttığı, sıkıcı bulduğu Kraliçe Caroline ile de aralarında karşı konulmaz bir çekim oluşur. Doktorun ve kraliçenin yaşadığı gizli aşk, bir ulusun da aydınlanmaya giden yoluna öncülük edecektir…
......................................................................
MALENA
Yönetmen:Giuseppe Tornatore 2010
Renato'nun ergenlik sorunları ve İtalya'da faşizm, bireyin ve toplumun büyüme hikayesi.Toplumun birey üzerindeki faşizmi.Cinema Paradiso yu izleyenler Tornatore yi hatırlar. Yönetmen bu kez Sicilya'ın küçük bir kasabasında gençliğine ulaşmaya çabalayan bir çocuk olan Roberta ve kasabalarına gelen, güzeller güzeli bir genç kadın olan Malena'nın dünyalarına götürüyor bizleri. Malena(monica belluci), tüm güzelliğiyle faşist bir İtalyan kasabasını derinden etkilemektedir. Bütün kasabayı birbirine düşürecek olan genç, seksi ve dul kadın, bu kasabanın hem başlangıcı hem de sonu olmak üzeredir.
.....................................................................
RASTGELE BALTHAZAR
Yönetmen:Robert Bresson 1966
Sıklıkla bir "film ressamı" olarak tarif edilen ve sinema tarihinin en ayrıksı ve kişisel yönetmenlerinden biri olan Robert Bresson'un 50 yıllık kariyeri boyunca çevirdiği her biri ayrı bir kategoriye sokulabilecek 14 filminden 8. sidir. Filmin senaryosunu da Bresson yazmış ve her zaman olduğu gibi bu filminde de amatör oyuncularla (Bresson onlara model demeyi tercih ediyordu) çalışmıştır. Oyunculardan Anne Wiazemsky (Marie rolünde) ve François Lafarge bu filmden sonra profesyonel olmuşlardır.
Kendine özgü deneyüstücü ve spiritual sade bir üslup geliştirmiş olan Bresson koyu bir Katolikti ve bu filmi de birçok filmi gibi dinsel alegoriler içeren bir mesel olarak kabul edilebilir. Filmin baş kahramanı bir eşektir ve doğduğunda ilk sahipleri olan çocuklar tarafından bir oyun olarak vaftiz edilirken Balthazar ismi verilmiştir. Filmde Balthazar'ın doğumundan ölümüne kadar olan çileli öyküsü ve ona paralel olarak olayın geçtiği köyün ve oradaki yaşamın öyküsü 'resmedilir'. Eşek kimisi şefkatli kimisi zalim çeşitli sahipler arasında el değiştirdikçe ve onlardan eziyet gördükçe bir anlamda yüklerini çektiği bu insanların günahlarını da çeker. Bresson'un bir hayranı olan Jean-Luc Godard'a göre "Rastgele Balthazar" bir buçuk saate sığdırılmış yaşamın ta kendisidir.
Film Bresson'a aynı yıl Venedik Film Festivali'nde OCIC ödülü kazandırmıştı. 1967'de ise kendi ülkesinde, "Fransız Sinema Eleştirmenleri Sendikası En İyi Film Ödülü" nü aldı.
..............................................................
ÇİKOLATA
Joanne Harris'in aynı isimli romanından sinemaya uyarlanan 2000 İngiliz/Amerikan ortak yapımı yapımı film. Tutucu bir Fransız kasabasına (Lansquenet-sous-Tannes) gelen genç bir anne ile (Vianne Rocher; filmde Juliette Binoche) altı yaşındaki kızından (Anouk) ve onların çikolata dükkânından bahsetmektedir (La Chocolaterie Maya). Vianne'nin çikolataları kısa zamanda kasaba halkının hayatını değiştirir.Film Fransa'da Flavigny-sur-Ozerain kasabasında çekilmiştir. 1959 kışında Vianne kızı Anouk ile sessiz bir Fransız kasabasına gelir. Vianne'ın tutucu kasabalıların tutkularını canlandırması, yeni açtığı çikolata dükkânı insanları çektiği gibi korkutur da..
.......................................................
CENNETİN RENGİ 1999
Yönetmen:Majid Majidi
Özgün adı Rang-e khoda dır, Tanrı'nın Rengi anlamına gelmektedir. İngilizce konuşulan ülkelerde The Color of Paradise adı ile gösterime sunulmuştur. Majid Majidi'nin senaryosu yazıp yönettiği , çevresini sadece dokunarak ve duyarak anlamaya çalışan görme engelli küçük bir çocuğun dünyasını masalsı bir üslupla anlatır.Küçük Muhammed (Mohsen Ramezani), Tahran'daki bir körler okulunda yatılı olarak eğitim görmektedir. Kör olarak doğmuştur ve çevresindeki dünyayı dokunarak ve işiterek anlamaya çalışmaktadır. Okulu yazın tatile girdiğinde babası onu almak ve köyüne götürmek üzere okula gelir. Muhammed'in annesi ölmüştür ve babası yeni bir evlilik planlamaktadır. Özürlü bir çocuğun evlilik planlarını bozacağından endişelenen baba sürekli olarak ondan kurtulmak için çareler arar. Köyde ise Muhammed'i yazı birlikte geçirecekleri sevecen iki kız kardeş ve yaşlı ninesi beklemektedir. Ayrıca filmin sonunda çocuk yine masalsı bir şekilde canlanmaktadır.
................................................................
HANNAH ARENDT
Yönetmen: Margarethe Von Trotta 2012
Dâhi, düşünür, sert ve ateşli, sigaraları uç uca ekleyen, "kötülüğün sıradanlığı"nı keşfiyle dünyayı sarsan bir kadın... Hannah Arendt, Nazi Adolf Eichmann´ın Kudüs´teki mahkemesine katıldıktan sonra, Holokost´u daha önce kimsenin yapmadığı şekilde yazma cesaretini gösterir. Çalışması, anında bir skandala yol açar, ama rakipleri ve arkadaşları tarafından saldırıya uğrasa da sarsılmaz. "Düşünen bir kadının filmini" yaptığını belirten Alman auteur Margarethe Von Trotta, Arendt´i gözlemci ve yazar olarak, 1961-1964 yıllarında Eichmann hakkındaki çalışmasına verilen tepkilere direnirken resmediyor.
Yahudi soykırımının mimarı olarak sunulan Adolf Eichmann'ın sadist bir canavardan ziyade, normal, hatta korkutucu derecede normal bir insan olduğuna dikkat çeken Arendt, özellikle düşünme ve muhakeme yetisinin kaybolmasıyla birlikte kötülüğün nasıl sıradanlaştığını vurguluyor. Eichmann duruşmasından yola çıkarak, insanlık tarihinin dönüm noktalarından birini gözler önüne seriyor.
................................................................
YEDİ PSİKOPAT
Yönetmen:Martin McDonagh 2013
Marty, Yedi Psikopat adını koyduğu ama hikayesini bir türlü tam olarak kurgulayamadığı kitabını zar zor yazma çabası içerisinde olan bir yazardır. Çılgın yönleri olan, işsiz aktör Billy ise Marty’nin komşusu ve en yakın arkadaşıdır. Bu aralar geçimini ise zengin köpek sahiplerinin köpeklerini kaçırarak, fidye isteyerek sürdürür. Marty'yi ise piskopat biçimde 'çok' sevmektedir. Oldukça befendi bir adam olan ve eşi kanser tedavisi gören Hans ise Marty’nin suç ortağıdır. Geçmişte ortalığı birbirine karıştırmış bir adamken, artık kendisini daha sakin bir hayata ve dine adamıştır. Fakat Billy ve Hans son işlerinde baltayı taşa vururlar. Psikopat bir katil olan Charlie'nin çok kıymetli köpeğini çalarlar. Charlie hayattaki her insanı biricik sevgilisi olan köpeği için öldürebilecek bir delidir. Marty tüm bu kovalamacada nihayet kitabını tamamlayabilecek ilhamı bulur; şimdi mesele Charlie'den kaçıp hayatta kalmaktır!
Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini Six Shooter filmiyle Oscar kazanan Martin McDonagh üstlenirken, 7 psikopatlık kadroyu ise Colin Farrell, Sam Rockwell, Woody Harrelson, Christopher Walken, Tom Waits, Abbie Cornish ve Olga Kurylenko isimleri oluşturuyor.
.............................................................
BERNİE'NİN SUÇU NE?
Yönetmen:Richard Linklater 2013
Teksas'ın küçük, kırsal bir kasabasında, bir cenaze levazımatçısının yanında yardımcı olarak çalışan Bernie Tiede, kasaba halkının en sevdiği kişilerden biridir. Pazarları okulda ders verir, kilise korosunda şarkı söyler ve yardıma ihtiyacı olan herkese el uzatır. Herkes Bernie'yi sever ve takdir eder. Ters giden talihine sürekli lanet eden dul Marjorie Nugent'e banka işlerinde yardım eden Bernie, bir süre sonra kadının kendisine karşı artan ilgisi ve isteklerine yetişemez hale gelir ve günün birinde zengin Marjorie'yi öldürür...
Yönetmenliğini Richard Linklater'ın üstlendiği komedi filminin başrollerini ise Jack Black, Shirley MacLaine ve Matthew McConaughey'i paylaşıyor.
Norveçli kaşif Thor Heyerdahl Pasifik Okyanusu'nu 1947'de 5 kişilik bir ekip ile geçmeye kalkar. Amacı ise Güney Amerikalıların Kristof Kolomb öncesi dönemlerde denizleri aşarak Polynesian adalarında yerleştiğini ispat etmektir. Yolculuk için gereken parayı borç ve bağış toplayarak elde eden Heyerdahl, 101 gün sürecek 8 bin kilometrelik bir maceraya yelken açar. Bu esnada dünyanın gözü de üzerindedir...
Yönetmenliğini Joachim Rønning ve Espen Sandberg'in üstlendiği yapım bu fikrin ortaya çıkış sürecini, hazırlık aşamasını ve zorlu yolculuğu beyazperdeye taşıyor. Filmin adı olan Kon-Tiki ise İnka kabile inancındaki güneş Tanrısı Viracocha'nın antik dönemdeki adından geliyor...
.................................................................................................................
..............................................
SEN VE BEN
Yönetmen: Bernardo Bertolucci 2012
YASAK AŞK
Yönetmen:Niclolaj Arcel 2012

Danışmanları tüm ülkede seçkin isimler arasından krala uygun doktor ararken, sıradan bir kasaba doktoru olan Friedrich Struensee çatlak kralın gözüne girer ve sadece kraliyet doktoru olmakla kalmaz kralın en iyi dostu, danışmanı olur. Bu süreçte de kralın çoktan gözden çıkarttığı, sıkıcı bulduğu Kraliçe Caroline ile de aralarında karşı konulmaz bir çekim oluşur. Doktorun ve kraliçenin yaşadığı gizli aşk, bir ulusun da aydınlanmaya giden yoluna öncülük edecektir…
......................................................................
MALENA
Yönetmen:Giuseppe Tornatore 2010

.....................................................................
RASTGELE BALTHAZAR
Yönetmen:Robert Bresson 1966

Film Bresson'a aynı yıl Venedik Film Festivali'nde OCIC ödülü kazandırmıştı. 1967'de ise kendi ülkesinde, "Fransız Sinema Eleştirmenleri Sendikası En İyi Film Ödülü" nü aldı.
..............................................................
ÇİKOLATA
Joanne Harris'in aynı isimli romanından sinemaya uyarlanan 2000 İngiliz/Amerikan ortak yapımı yapımı film. Tutucu bir Fransız kasabasına (Lansquenet-sous-Tannes) gelen genç bir anne ile (Vianne Rocher; filmde Juliette Binoche) altı yaşındaki kızından (Anouk) ve onların çikolata dükkânından bahsetmektedir (La Chocolaterie Maya). Vianne'nin çikolataları kısa zamanda kasaba halkının hayatını değiştirir.Film Fransa'da Flavigny-sur-Ozerain kasabasında çekilmiştir. 1959 kışında Vianne kızı Anouk ile sessiz bir Fransız kasabasına gelir. Vianne'ın tutucu kasabalıların tutkularını canlandırması, yeni açtığı çikolata dükkânı insanları çektiği gibi korkutur da..
.......................................................
CENNETİN RENGİ 1999
Yönetmen:Majid Majidi
Özgün adı Rang-e khoda dır, Tanrı'nın Rengi anlamına gelmektedir. İngilizce konuşulan ülkelerde The Color of Paradise adı ile gösterime sunulmuştur. Majid Majidi'nin senaryosu yazıp yönettiği , çevresini sadece dokunarak ve duyarak anlamaya çalışan görme engelli küçük bir çocuğun dünyasını masalsı bir üslupla anlatır.Küçük Muhammed (Mohsen Ramezani), Tahran'daki bir körler okulunda yatılı olarak eğitim görmektedir. Kör olarak doğmuştur ve çevresindeki dünyayı dokunarak ve işiterek anlamaya çalışmaktadır. Okulu yazın tatile girdiğinde babası onu almak ve köyüne götürmek üzere okula gelir. Muhammed'in annesi ölmüştür ve babası yeni bir evlilik planlamaktadır. Özürlü bir çocuğun evlilik planlarını bozacağından endişelenen baba sürekli olarak ondan kurtulmak için çareler arar. Köyde ise Muhammed'i yazı birlikte geçirecekleri sevecen iki kız kardeş ve yaşlı ninesi beklemektedir. Ayrıca filmin sonunda çocuk yine masalsı bir şekilde canlanmaktadır.
................................................................
HANNAH ARENDT
Yönetmen: Margarethe Von Trotta 2012
Dâhi, düşünür, sert ve ateşli, sigaraları uç uca ekleyen, "kötülüğün sıradanlığı"nı keşfiyle dünyayı sarsan bir kadın... Hannah Arendt, Nazi Adolf Eichmann´ın Kudüs´teki mahkemesine katıldıktan sonra, Holokost´u daha önce kimsenin yapmadığı şekilde yazma cesaretini gösterir. Çalışması, anında bir skandala yol açar, ama rakipleri ve arkadaşları tarafından saldırıya uğrasa da sarsılmaz. "Düşünen bir kadının filmini" yaptığını belirten Alman auteur Margarethe Von Trotta, Arendt´i gözlemci ve yazar olarak, 1961-1964 yıllarında Eichmann hakkındaki çalışmasına verilen tepkilere direnirken resmediyor.
Yahudi soykırımının mimarı olarak sunulan Adolf Eichmann'ın sadist bir canavardan ziyade, normal, hatta korkutucu derecede normal bir insan olduğuna dikkat çeken Arendt, özellikle düşünme ve muhakeme yetisinin kaybolmasıyla birlikte kötülüğün nasıl sıradanlaştığını vurguluyor. Eichmann duruşmasından yola çıkarak, insanlık tarihinin dönüm noktalarından birini gözler önüne seriyor.
................................................................
YEDİ PSİKOPAT
Yönetmen:Martin McDonagh 2013

Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini Six Shooter filmiyle Oscar kazanan Martin McDonagh üstlenirken, 7 psikopatlık kadroyu ise Colin Farrell, Sam Rockwell, Woody Harrelson, Christopher Walken, Tom Waits, Abbie Cornish ve Olga Kurylenko isimleri oluşturuyor.
.............................................................

Yönetmen:Richard Linklater 2013
Teksas'ın küçük, kırsal bir kasabasında, bir cenaze levazımatçısının yanında yardımcı olarak çalışan Bernie Tiede, kasaba halkının en sevdiği kişilerden biridir. Pazarları okulda ders verir, kilise korosunda şarkı söyler ve yardıma ihtiyacı olan herkese el uzatır. Herkes Bernie'yi sever ve takdir eder. Ters giden talihine sürekli lanet eden dul Marjorie Nugent'e banka işlerinde yardım eden Bernie, bir süre sonra kadının kendisine karşı artan ilgisi ve isteklerine yetişemez hale gelir ve günün birinde zengin Marjorie'yi öldürür...
Yönetmenliğini Richard Linklater'ın üstlendiği komedi filminin başrollerini ise Jack Black, Shirley MacLaine ve Matthew McConaughey'i paylaşıyor.
...............................................................................
KON TİKİ
Yönetmen: Joachim Rønning, Espen Sandberg 2012

.................................................................................................................
DEMİR YUMRUKLU ADAM
Quentin Tarantino yapımcılarından biri olduğu filmde, feodalizmin hüküm sürdüğü Çin’de yaşayan bir demircinin hikayesi anlatılıyor. Demirci, hem kendini hem de kasabadakileri korumak için demir silahlar yapar.
..............................................
SEN VE BEN
Yönetmen: Bernardo Bertolucci 2012

Yeni Dalga'nın ruhu, büyük usta Bertolucci'nin Düşler, Tutkular ve Suçlar'dan yedi yıl sonra çektiği son filminde yeniden hayat buluyor. Filmin anti-kahramanı, okuldan nefret eden, dünyanın sonuna dair tuhaf fikirleri olan, ailesiyle arası bozuk 14 yaşındaki Lorenzo. Bir hafta boyunca her şeyden uzak, kafa dinleyeceğini düşünerek kendi evlerinin bodrum katına gizlenen Lorenzo'nun planları kendinden hayli büyük yaştaki üvey kız kardeşinin yanına gelişiyle bozulur. Olivia güzeldir, dengesizdir, keştir, Lorenzo'dan bile tuhaftır. O bir hafta boyunca Lorenzo ve Olivia arkadaştan, kardeşten daha öte bağlar kurar, keder saçan bir dünyaya karşı yan yana durmayı öğrenirler.
...................................................
MUHTEŞEM GATSBY
Senaryosunu Francis Ford Coppola,F. Scott Fitzgerald ın birlikte yazdıkları 1974 çekimi olan film. Bir de 2012 de çekilen versiyonu var.Yazar olma basamaklarını tırmanan Nick Carraway 1920'lerde eğlence hayatının gözdesi konumuna yükselen New York'a gelir. Kendi Amerikan rüyasının peşindeyken tesadüfen milyoner Jay Gatsby ve onun çevresiyle yolları kesişir. Carraway'nin alkolün su gibi aktığı, göz kamaştırıcı partilerle tanışması fazla zaman almaz. Öte yandan bu büyülü Amerikan rüyasının çöküşü de yaklaşmaktadır. Dışarıdan görkemli görünen bu hayatın örtbas etmeye çalıştığı gerçekler su yüzüne çıkacaktır...
BÜTÜN ÖLÜLERİNİZ
Oyuncu: Harold Devasten, John Alex Castillo, Jorge Herrera
Yapım: 2011, Kolombiya, 88 dk.
Salvador adında bir köylü, bir sabah rutin işlerini yapmak için uyanır, ancak tarlasının ortasında bir ceset yığınıyla karşılaşır.
Hemen yetkililere haber verse de o gün günlerden pazardır ve seçim günü olduğu için kimse onu umursamamaktadır. ............................................................................
BULUT ATLASI
Yönetmen:Lana Wachowski, Tom Tykwer, Andy Wachowski 2012

Alt başlığının da dediği gibi Bulut Atlası'nda Geçmiş, Şimdi, Gelecek, Her Şey Birbiriyle Bağlantılı... Lana ve Andy Wachowski kardeşlerin Alman yönetmen Tom Tykwer ile ortaklaşa senaryosunu yazıp yönettikleri filmde Tom Hanks, Halle Berry, Hugh Grant, Hugo Weaving, Jim Sturgess, Ben Whishaw, James D'Arcy, Doona Bae ve Susan Sarandon gibi her biri ayrı yıldız olan isimler yer alıyor.
.................................................................................
DÜŞLER DİYARI
Yönetmen: Benh Zeitlin 2013

'Juicy and Delicious' isimli tiyatro oyunundan beyazperdeye uyarlanan yapım, 2012'nin önemli festivallerinde en çok ses getiren filmlerinden biriydi. Cannes ve Sundance festivallerinde önemli kategorilerde ödüllere layık görülen film, özellikle çocuk oyuncu Quvenzhané Wallis'in üstün performansıyla anılıyor.
..........................................................................
LİNCOLN
Yönetmen: Steven Spielberg 2013
Film, Amerika Birleşik Devletleri'nin 16. Başkanı olan ve kuzey eyaletlerinde 1861-1865 yılları arasında yaşanan iç savaşa öncülük eden Lincoln'un son dönemlerine ışık tutuyor. İç Savaş'ın hararetli günleri geride kalınca, Abraham Lincoln ile kabinesi arasında fikir ayrılıkları da su yüzüne çıkacaktır. En ciddi görüş ayrılığı ise kölelik konusunda yaşanacaktır...
Senaryosunu Pulitzer Ödüllü tarihçi Doris Kearns Goodwin'in çok satan kitabından ödüllü senarist Tony Kushner'in (Münih (Munich)) uyarladığı yapımın baş rolünde Daniel Day-Lewis yer alırken, yönetmen koltuğundaysa Steven Spielberg oturuyor. Filmin adı gelecek Oscar sezonu için şimdiden kulislerde dolaşıyor.
...............................................................................
GÖLGEDE DANS
Londra'da yarım kalmış bir bomba denemesinde Collette, bir MI5 subayının eline düşer. Kendisini sorgulayan Mac, ona bir anlaşma teklif eder. Ya muhbirlik yapacaktır ya da hapse girecektir. Oğlunun sağlığı ve refahı için duyduğu endişe yüzünden Belfast'a dönen Collette, İngiliz istihbaratı için önemli bir casus haline gelir. Mac onu korumak için birbirinden büyük riskler alır, ikisi de yollarının daraldığının farkındadır.
2009'da En İyi Belgesel Oscar’ını alan Teldeki Adam (Man on Wire) filminin yönetmeni olarak tanıdığımız James Marsh'ın kamera arkasına geçtiği dram ve gerilim türündeki yapımın başrollerini Clive Owen, Andrea Riseborough ve Gillian Anderson paylaşıyor.
..............................................................................
BAŞTAN AL
Yönetmen: Noémie Lvovsky 2012
16 yaşındaki Camille, Eric adında bir delikanlıyla tanışır ve anında delicesine aşık olur. Eric'ten bir kız çocuk dünyaya getirmesi ise uzun sürmez! Aşklarını başladıktan 25 yıl sonra Eric, Camille'yi genç bir kadın için terk eder. Bir Noel gecesi Camille kendisini geçmişine geri dönmüş olarak bulur. Yeniden 16 yaşındadır ve çevresinde gördüğü, bildiği her şey aynıdır, Eric bile! Şimdi hayatına farklı bir yön verebilecek ikinci bir şansı vardır...
Filmin yönetmenliğini ve baş Camille'yi Fransız oyuncu Noémi Lvovsky üstleniyor. Dünya prömiyerini 2012 Cannes Film Festivali’nde yapan film seyirciyi 1980’li yılların çılgın ve asi atmosferine geri götürüyor. Ülkemizde 2012 Filmekimi'nde gösterilecek olan yapım, ayrıca Locarno Film Festivali’nde de Variety Dergisi’nin Piazza Grande Ödülü’ne layık görülmüştü
.............................................
HOBBİT
Yönetmen: Peter Jackson 2012
Tolkien'in, Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin öncül kitabı olarak da görülen Hobbit'ten, üçlemenin yönetmeni Peter Jackson tarafından sinemaya uyarlanan üç filmlik Hobbit macerasının ilk bölümü olan Hobbit: Beklenmedik Yolculuk/The Hobbit: An Unexpected Journey ile bu sefer Bilbo Baggins'in gençliğine gidiyoruz.
Bilbo huzurlu Hobbit toprakları olan The Shire'da yaşarken bir gün büyücü Gandalf aniden ortaya çıkar ve baş kahramanımız Bilbo kendisini efsanevi savaşçı Thorin tarafından yönetilen 13 cücelik maceracı bir grupta buluverir. Ejder Smaug’dan Erebor’un kayıp Cüce Krallığı’nı geri almak için çıktıkları bu yolculukta çirkin Goblinler, Orklar, öldürücü Warglar, Dev Örümcekler ve Büyücülerle dolu yollardan geçeceklerdir...
Yüzüklerin Efendisi üçlemesinden tanıdığımız Ian McKellen, Cate Blanchett, Ian Holm, Christopher Lee, Hugo Weaving, Elijah Wood, Orlando Bloom ve Andy Serkis'i yeniden seyredeceğimiz filmde onlara Richard Armitage, John Bell, Luke Evans, Ryan Gage, Evangeline Lilly, Bret McKenzie, Graham McTavish, Mike Mizrahi, Jeffrey Thomas ve Aidan Turner gibi kalabalık bir oyuncu kadrosu da eşlik ediyor. Filmin senaryosunda ise yönetmen Peter Jackson'ın yanı sıra Fran Walsh, Philippa Boyens ve Guillermo del Toro'nun imzası var.
......................................................................
GÖÇ
Yönetmen: Elie Wajeman2012
Aile ilişkileri ile yeni başlangıçlar hep birbirleriyle çakışmak zorunda mıdır? Parisli Alex esrar satarak sıradan burjuva bir yaşam sürer. Ağabeyi Isaac ise maddi ve manevi açıdan giderek kendisine yük olmaktadır. Kuzeni Tel-Aviv´de bir restoran açacağını söylediğinde Alex orada yeni bir hayat kurabileceğini düşünür; ancak sevgili Paris´ine ve arkadaşlarına veda etmek zorundadır. Alyah (İsrail´e göç) ile esrar satışı, karmaşık aşk hayatı ve yıkıcı ağabeyi arasında kalan Alex kendi yolunu çizmek zorundadır. Cannes´da Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünde ilk gösterimi yapılan film, İsrail´e göç olgusunu inançları nedeniyle değil kaçma ihtiyacıyla hayata geçirmeyi sorguluyor.
...................................................................
GÜN DOĞARKEN
Usta yönetmen Goran Paskaljevic´in Sırbistan´ın Oscar adayı
olan bu son filmi dokunaklı bir kendini keşfetme hikâyesi anlatıyor. Misha
Brankov emekli bir müzik öğretmenidir. Bir sabah Belgrad´daki Yahudi Müzesi ile
temasa geçmesini isteyen bir mektup alır. Burada, Belgrad´daki eski fuar
alanında yapılan kanalizasyon kazıları sırasında demir bir kutu bulunduğunu
öğrenir. Fuar alanı, İkinci Dünya Savaşı´nda Sırp Yahudiler ve Çingeneler için
bir toplama kampı olarak kullanılmıştır. Kutunun içindekiler Misha´nın hayatını
değiştirecektir
.........................................................................
SAPIĞIN İDEOLOJİ REHBERİ
Yönetmen: Sophie Fiennes
İşbirliklerini sürdüren süperstar filozof ve akademisyen Slavoj Zizek ile yönetmen Sophie Fiennes, şimdi de yaratıcı sinema yorumlarını kullanarak psikanalizin ideoloji hakkında neler söyleyebileceğini bizlere gösteriyor. Söz ettiği filmlerden kurulan sahnelerin içinden bize seslenen Zizek, bu parçaları ideolojik yansımaları yönünden incelerken altta yatan gerçek mesajlarını imliyor. The Sound of Music / Neşeli Günler´den Full Metal Jacket´a, John Carpenter´ın They Live / Yaşıyorlar´ından The Dark Knight / Kara Şövalye´ye, hatta Titanic´e kült klasiklerin yanı sıra, haber bültenleri ve propaganda filmleri de bu eğlenceli ve kışkırtıcı belgesel çalışmanın "av"ları arasında.
..............................................................................
Şeristan babaanne ağır bir hastalığa tutulur, ölümünün yaklaştığını anladığında son arzusunun da yerine getirilmesini ister: Doğduğu topraklara gömülmek... Oğlu Mirza yıllar önce terk edilen memlekete geri dönmek istemese de, bu isteği kabul eder. Başından beri bu yolculuğa karşı çıkan Hevi ile Şeristan ve Mirza trenle yola çıkarlar. Bu yolculuk hem tüm bir ömür boyunca saklanan bir sırra şahitlik edecektir hem de son 'görevi' yerine getirirken yaşanılan fedakarlıklara...
Yavuz Ekinci’nin “İncir” adlı öyküsünden uyarlanarak, yönetmen Tayfur Aydın'ın senaryolaştırdığı film, topraklarından mecburen ayrılan insanların çektikleri acıları ve çileyi bir 'Ana'nın hayatı üzerinden anlatıyor...
Çekimleri İstanbul, Diyarbakir ve Batman’da gerçekleştirilen filmin yapımcılığını Turker Korkmaz üstlenirken, görüntü yönetmenliğinde Emre Konuk'un , kurguda Selim Demirdelen'in ve müziklerde ise Mustafa Biber’in imzası var...
Kemal Mutlu bir sinema filmi çekmeyi kafasına koyan, yönetmenlik heveslisi bir gençtir. Amatör bir kamera alıp, sürekli çevresini çekmeye başlar. Beraber yaşadığı ev arkadaşı Nuri'nin yetimhane yıllarından olan arkadaşı İzzet hapisten çıktıktan sonra bir gün çıkagelir. Nuri ne kadar naif, sakin kendi halinde bir insansa İzzet o kadar tersine bıçkın ve bela dolu bir adamdır. Kemal doğal hayatım akışında filmi için tam da aradığı adamı bulduğuna inanır ve onun her anını kameraya almaya başlar.
Beraber o akşam dışarı çıkmalarıyla İzzet'in gittikleri mekanlarda olay çıkartması bir olur. Bara eğlenmeye gelen oyuncu Öznur Kula’yı silah zoruyla rehin alan İzzet, kadını Kemal ve Nuri'nin evine götürür ve gece gitgide çığrından çıkar...Kemal artık yönetmen olarak kontorülü tamamen kaybetmiştir...
Kerem Topuz’un ilk uzun metrajlı sinema deneyimi olan ve "içinden film geçen filmler" teması çevresinde gelişen yapım, kurgu-gerçeklik arasındaki ince çizgiyi her an kaybedebileceğimizi hatırlatıyor...
..........................................................................
LİNCOLN
Yönetmen: Steven Spielberg 2013

Senaryosunu Pulitzer Ödüllü tarihçi Doris Kearns Goodwin'in çok satan kitabından ödüllü senarist Tony Kushner'in (Münih (Munich)) uyarladığı yapımın baş rolünde Daniel Day-Lewis yer alırken, yönetmen koltuğundaysa Steven Spielberg oturuyor. Filmin adı gelecek Oscar sezonu için şimdiden kulislerde dolaşıyor.
...............................................................................
GÖLGEDE DANS
Yönetmen: James Marsh 2012

..............................................................................
BAŞTAN AL
Yönetmen: Noémie Lvovsky 2012

Filmin yönetmenliğini ve baş Camille'yi Fransız oyuncu Noémi Lvovsky üstleniyor. Dünya prömiyerini 2012 Cannes Film Festivali’nde yapan film seyirciyi 1980’li yılların çılgın ve asi atmosferine geri götürüyor. Ülkemizde 2012 Filmekimi'nde gösterilecek olan yapım, ayrıca Locarno Film Festivali’nde de Variety Dergisi’nin Piazza Grande Ödülü’ne layık görülmüştü
.............................................
HOBBİT
Yönetmen: Peter Jackson 2012

Bilbo huzurlu Hobbit toprakları olan The Shire'da yaşarken bir gün büyücü Gandalf aniden ortaya çıkar ve baş kahramanımız Bilbo kendisini efsanevi savaşçı Thorin tarafından yönetilen 13 cücelik maceracı bir grupta buluverir. Ejder Smaug’dan Erebor’un kayıp Cüce Krallığı’nı geri almak için çıktıkları bu yolculukta çirkin Goblinler, Orklar, öldürücü Warglar, Dev Örümcekler ve Büyücülerle dolu yollardan geçeceklerdir...
Yüzüklerin Efendisi üçlemesinden tanıdığımız Ian McKellen, Cate Blanchett, Ian Holm, Christopher Lee, Hugo Weaving, Elijah Wood, Orlando Bloom ve Andy Serkis'i yeniden seyredeceğimiz filmde onlara Richard Armitage, John Bell, Luke Evans, Ryan Gage, Evangeline Lilly, Bret McKenzie, Graham McTavish, Mike Mizrahi, Jeffrey Thomas ve Aidan Turner gibi kalabalık bir oyuncu kadrosu da eşlik ediyor. Filmin senaryosunda ise yönetmen Peter Jackson'ın yanı sıra Fran Walsh, Philippa Boyens ve Guillermo del Toro'nun imzası var.
......................................................................
GÖÇ
Yönetmen: Elie Wajeman2012
Aile ilişkileri ile yeni başlangıçlar hep birbirleriyle çakışmak zorunda mıdır? Parisli Alex esrar satarak sıradan burjuva bir yaşam sürer. Ağabeyi Isaac ise maddi ve manevi açıdan giderek kendisine yük olmaktadır. Kuzeni Tel-Aviv´de bir restoran açacağını söylediğinde Alex orada yeni bir hayat kurabileceğini düşünür; ancak sevgili Paris´ine ve arkadaşlarına veda etmek zorundadır. Alyah (İsrail´e göç) ile esrar satışı, karmaşık aşk hayatı ve yıkıcı ağabeyi arasında kalan Alex kendi yolunu çizmek zorundadır. Cannes´da Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünde ilk gösterimi yapılan film, İsrail´e göç olgusunu inançları nedeniyle değil kaçma ihtiyacıyla hayata geçirmeyi sorguluyor.
...................................................................
GÜN DOĞARKEN
Yönetmen: Goran Paskaljevic 2012

SAPIĞIN İDEOLOJİ REHBERİ
Yönetmen: Sophie Fiennes

..............................................................................
İZ REÇ
Yönetmen:Tayfur Aydın 2011

Çekimleri İstanbul, Diyarbakir ve Batman’da gerçekleştirilen filmin yapımcılığını Turker Korkmaz üstlenirken, görüntü yönetmenliğinde Emre Konuk'un , kurguda Selim Demirdelen'in ve müziklerde ise Mustafa Biber’in imzası var...
.......................................................................................
FİLM
Yönetmen:Kerem Topuz 2012

Kerem Topuz’un ilk uzun metrajlı sinema deneyimi olan ve "içinden film geçen filmler" teması çevresinde gelişen yapım, kurgu-gerçeklik arasındaki ince çizgiyi her an kaybedebileceğimizi hatırlatıyor...
.......................................................
KELEBEĞİN RÜYASI
Yönetmen:Yılmaz Erdoğan 2013

Yönetmenliğini ve senaristliğini Yılmaz Erdoğan'ın üstlendiği filmin yapımcılığı yine BKM'ye ait. Çekimler Zonguldak ve İstanbul'da gerçekleştirilen yapım aynı zamanda Zonguldaklı madencilerin de öyküsüne değiniyor. Oyuncu kadrosunda Erdoğan'ın yanı sıra Mert Fırat, Kıvanç Tatlıtuğ, Belçim Bilgin, Taner Birsel, Ahmet Mümtaz Taylan gibi genç-usta pek çok isim de yer alıyor.
Ülkemizde ilk olarak 22 Şubat 2013'te vizyona girmiş olan film, düzenlenmiş kurgusuyla 11 Ekim 2013'te yeniden vizyonda seyirciyle buluşuyor.
...............................................
SEN DÜNYAYA GELMEDEN
Gemma ve Diego Saraybosna’da tanışmışlardır. Gemma'nın hayatı Diego’ya aşık olması ile beklenmedik şekilde değişmiştir. Fakat Diego, Bosna savaşı sırasında hayatını kaybeder, Gemma ise başka bir ülkeye savrulur. Savaş bittikten yıllar sonra Gemma oğulunu da yanına alarak Diego'nun öldüğü topraklara geri döner. Geçmişte yaşananları ve Diego'nun izlerini Saraybosna'da arar...
Film, aşkının peşinden savaşın ortasına giden Gemma ile savaşın en gerçekçi acılarını yaşayan Diego'nun tutkulu aşkları konu ediniyor. Margaret Mazzantini 'nin romanından uyarlanan filmin yönetmenliğini ise Sergio Castellitto üstleniyor. Başrollerini ise Penélope Cruz, Emile Hirsch ve Mira Furlan paylaşıyor. Saadet Işıl Aksoy'un da ana karakterlerden birini canlandırdığı film ülkemizde de vizyona giriyor.
.......................................................
BABAMIN SESİ
Yönetmen:Zeynel Doğan, Orhan Eskiköy 2012

Zamanında yaşanan Maraş Katliamı’ndan olumsuz yönde etkilenen bir ailenin öyküsünü aktaran yapımın yönetmenliğini Orhan Eskiköy ve Zeynel Doğan beraber üstleniyor; senaryosu ise Orhan Eskiköy'e ait. Çekimleri Elbistan ve Diyarbakır’da gerçekleştirilen film, Türkiye-Almanya-Fransa ortak yapımı.
.................................................................
MANHATTAN MURDER MYSTERY
Yönetmen:Woody Allen 1993

Alt katlarına taşınan yaşlı bir çiftle tanışmalarının üzerinden bir hafta geçmeden yaşlı kadının ölmesi, Carol’da bir türlü engel olamadığı paronayaların gelişmesine neden olur. Yaşlı adamın şüpheli bulduğu davranışlarından tedirgin olan Carol, Sherlock Holmes misali dedektifliğe soyunur. Larry’nin, bu konuyu fazla abarttığı konusundaki uyarılarının hiçbirini dinlemeyerek delil peşinde koşan ikili, kendilerini tam bir cinayet komedisinin ortasında bulurlar.
Woody Allen’ın kendine has üslubu ile harmanlayıp, en baş aktrislerinden biri olan Diane Keaton’la başrolü paylaştığı bu eğlenceli cinayet komedisi, Woody Allen klasiklerinden keyif alanların kaçırmaması gereken bir çalışma!
..................................................................
SEKS HAKKINDA BİLMEK İSTEDİĞİNİZ HERŞEY
7 ayrı skeçten oluşan bu fantastik film, her bölümünde farklı farklı yerlere göndermeler yapar. Filmde 1960'lı yılların sinemasında sıkça ele alınan cinsellik merakı ile dalga geçilmektedir. Filmi oluşturan kısa bölümlerin isimlerine bakılınca zaten filmin yapısı hakkında bir fikir edinilecektir. Bölümler şunlardır:
- Afrodizyaklar işe yarar mı? (Bir saray soytarısının Kraliçe'nin bekaret kemeri engeline takılması anlatılır.)
- Sodomi nedir? (Bir doktor'un (Gene Wilder) hastasına ait olan bir koyuna aşık olması anlatılır.)
- Neden bazı kadınlar orgazm olmakta zorlanırlar? (Allen, başta Michelangelo Antonioni ve Federico Fellini olmak üzere1960'ların İtalyan sinemacılarına göndermeler yapar, bölüm bu tür filmlerin bir parodisidir. Özellikle de Casanova 70 adlı filmle dalga geçer. Zaten bu bölümde oyuncular İtalyanca konuşurlar.)
- Travestiler aynı zamanda homoseksüel midirler? (Orta yaşlı bir adamın kadın elbiseleri ile olan deneyimleri konu edilir.)
- Cinsi sapık kimdir? ("Ne sapığı olduğumu tahmin edin" adlı TV bilgi yarışmasında yarışmacılar ipuçlarından diğer konuğun ne sapığı olduğunu tahmin etmeye çalışırlar.1960'ların TV eğlence programlarının parodisidir.Görüntüler siyah-beyaz bir televizyon ekranından çekim yapılmış gibidir.)
- Cinsel araştırma ve deneyler yapan klinik ve doktorların bulguları kesin midir? (Bir bilim adamının yarattığı dev meme'nin estirdiği terör anlatılır.Frankenstein filmlerinin bir parodisidir.)
- Boşalma sırasında neler olur? (İnsan vücudunun içi NASA benzeri bir komuta merkezinden idare edilmekte, asker gibi üniformaları olan spermler (bir tanesi Woody Allen) paraşüt birliği tarzında hedefe doğru yönlendirilmektedirler. Bu bölümde, bilim adamlarının küçültülerek bir insanın kan damarları yolu ile vücudunun içine gönderilmelerini anlatan Fantastic Voyage(1966,y.Richard Fleischer) adlı filme göndermeleryapılmıştır.) ......................................................
COSMOPOLİS
28 yaşındaki milyoner Eric Packer için sıradan gibi görünen bir gün, 24 saat içerisinde hayatının çizgisini değiştirecek cehennemvari bir hal alacaktır. Oldukça uzun görünen limuziniyle Manhattan'da bir iş için "şehre" inen Packer trafikte sıkışınca, limuzinine giren insanlar bir şekilde hayatına etki edecektir...
Çarpıcı filmlerin yönetmeni David Cronenberg'in Don DeLillo'nun romanından uyarladığı filmin başrolünde, Robert Pattinson varken kadroda Jay Baruchel, Paul Giamatti, Samantha Morton, Juliette Binoche ve Mathieu Amalric isimleri de yer alıyor...
Çarpıcı filmlerin yönetmeni David Cronenberg'in Don DeLillo'nun romanından uyarladığı filmin başrolünde, Robert Pattinson varken kadroda Jay Baruchel, Paul Giamatti, Samantha Morton, Juliette Binoche ve Mathieu Amalric isimleri de yer alıyor...
.....................................................................
LANETLİ KAN
Yönetmen:park Chan-wook 2012

Kadrosunda Nicole Kidman, Mia Wasikowska ve Matthew Goode'yi başrollerde yer aldığı yapımın sıra dışı senaryosu ise Wentworth Miller’a ait. Dünya prömiyerini 2013 Sundance Film Festivali'nde gerçekleştiren yapım, eleştirmenlerden de tam not aldı. Park Chan-wook'un Old Boy ile 2004'te Cannes Film Festivali'nden Jüri Özel Ödülü ile döndüğünü de ekleyelim.
.....................................................................
GECEYARISINDAN ÖNCE
Yönetmen: Richard Linklater 2013

....................................................................................
NİM PROJECT
Yönetmen:James Marsh 2011
Bilimsel bir deney amacı ile insan gibi davranılan ve insanlar tarafından yetiştirilen Nim'in hikayesi, Proje Nim.
"Bir bez bebek değil, bir oyuncak değil, bir insan değil. O bir şempanze." Nim'i yetiştirenlerin ağzından çıkan kelimeler bunlar. İnsanlarla yaşayan, içki içmeyi, hızlı arabalarla seyahat etmeyi seven bir şempanzenin ve onun yetiştiricilerinin hikayesinin anlatıldığı film, gerçek bir hikayeyi yıllar sonra sinema salonlarına taşıyor. İşaret dili öğretilerek iletişim kurulan şempanze Nim, 1970'li yıllarda bilim dünyasını sarsarak belki de direkt iletişime geçilince cevap alan ilk insan dışı canlı oldu. Man on Wire/Teldeki Adam belgeselinin yaratıcısı James Marsh'ın yine inanılmaz bir konuyu alarak rafların arasından önümüze sunması ile ortaya çıkan bir belgesel, Proje Nim.
Sundance'te en iyi belgesel yönetmeni dalında ödül almasını sağlayan Proje Nim, 2012 !f İstanbul'da H!t Filmler bölümünde.
NİM PROJECT

Bilimsel bir deney amacı ile insan gibi davranılan ve insanlar tarafından yetiştirilen Nim'in hikayesi, Proje Nim.
"Bir bez bebek değil, bir oyuncak değil, bir insan değil. O bir şempanze." Nim'i yetiştirenlerin ağzından çıkan kelimeler bunlar. İnsanlarla yaşayan, içki içmeyi, hızlı arabalarla seyahat etmeyi seven bir şempanzenin ve onun yetiştiricilerinin hikayesinin anlatıldığı film, gerçek bir hikayeyi yıllar sonra sinema salonlarına taşıyor. İşaret dili öğretilerek iletişim kurulan şempanze Nim, 1970'li yıllarda bilim dünyasını sarsarak belki de direkt iletişime geçilince cevap alan ilk insan dışı canlı oldu. Man on Wire/Teldeki Adam belgeselinin yaratıcısı James Marsh'ın yine inanılmaz bir konuyu alarak rafların arasından önümüze sunması ile ortaya çıkan bir belgesel, Proje Nim.
Sundance'te en iyi belgesel yönetmeni dalında ödül almasını sağlayan Proje Nim, 2012 !f İstanbul'da H!t Filmler bölümünde.
...........................................................................

Üç Avrupalı yönetmenden üç boyutlu üç film; üçü de 2012 yılının Avrupa Kültür Başkenti ilan edilen, 2000 yıllık bir tarihi olan Portekiz'in Guimarães kentinde geçiyor. Fransız Jean-Luc Godard, İngiliz Peter Greenaway ve Portekizli Edgar Pêra, bu üç kısa filmde sinemanın geleceğini keşfe çıkarken aynı zamanda üç boyut teknolojisinin de sınırlarını zorluyor. Godard'ın "Üç Felaket"i sesler, görüntüler ve yazıların bir araya geldiği bir fırtınayı andırıyor; Greenaway "Tam Zamanında" ile Guimarães kentinin dört bir köşesini keşfe çıkıyor; Pêra'nın "Cinesapiens"i ise sinemada geçen, oyuncaklı bir bilimkurgu. Cannes Film Festivali'nin Eleştirmenler Haftası bölümünün kapanış filmi olan3X3D, üç boyut teknolojisiyle sinemanın özünü üç kat inceliyor.
.........................................................................
.........................................................................
Yönetmen: Asghar Farhadi
Fransa-İtalya, 2013
İranlı yönetmen Asghar Farhadi'nin Oscar'a layık görülen Bir Ayrılık filminin başarısını takip eden Geçmiş, Fransız eşi Marie'den boşanma işlemlerini tamamlamak üzere, dört yıllık bir ayrılığın ardından Tahran'dan Paris'e gelen Ahmet'i izliyor. Marie'nin niyeti, eski eşinin hayaline bile katlanamayan yeni sevgilisi Samir'le evlenmektir. Ahmet, Marie'nin önceki beraberliğinden olan kızı Lucie ile ilişkisinin sıkıntılı olduğunu fark edince aralarını bulmaya çalışır, fakat böylece geçmişten gelen sırlar açığa çıkmış olur. Asghar Farhadi'nin ülkesi dışında çektiği ilk film olan Geçmiş, duygusal gerilimi eksik olmayan, sürükleyici ve çetrefilli bir aile dramı.
..............................................................

GENÇ VE GÜZEL
Yönetmen: François Ozon
Fransa, 2013
En son İstanbul Film Festivali'nde ve ardından vizyonda izlediğimiz Evde ile formunu hiç kaybetmediğine tanık olduğumuz François Ozon, Cannes Film Festivali'nde prömiyerini gerçekleştiren Genç ve Güzel ile Altın Palmiye için yarıştı. "4 mevsim ve 4 şarkıyla 17 yaşındaki bir kızın çağdaş portresi" olarak tanımladığı son filminde Ozon, Buñuel'in meşhur Gündüz Güzeli filmini çağrıştıran bir öyküyü ele alıyor. Filmin merkezindeki Isabelle, ergenlikten henüz çıkmıştır ve cinsel uyanışıyla aşk arayışını bir fahişe olarak yaşamayı tercih eder. Beden, ergenlik, aile ve cinsellik kavramlarını tartışmaya açan filmde geçen her bir mevsime bir Françoise Hardy şarkısı eşlik ediyor.
...............................................................
BÜKREŞ'E GECE ÇÖKTÜĞÜNDE YA DA METABOLİZMA
Romanya-Fransa, 2013
Romanya'nın önde gelen "Yeni Dalga" yönetmenlerinden Corneliu Porumboiu, dünyanın halini absürt bir nüktedanlıkla ele aldığı Bükreş'in Doğusu ve Polis, (s.)filmlerinin ardından üçüncü uzun metrajında bu kez sinema dünyasına dalıyor. Bu film içindeki filmin yönetmeni Paul, çekimlerin son gününde, ilişki yaşadığı oyuncusu Alina'yla çıplak bir sahne çekmeye karar verir. Ama ertesi gün fikrini değiştirir ve yapımcısını arayıp ülseri olduğunu söyler. İlk uluslararası gösterimini Locarno Film Festivali'nde yapan ve yönetmenin alametifarikası plan sekanslardan oluşan filmin çıkış noktası Romanya'da sinemaya verilen devlet desteği için getirilen yeni şartlar olmuş.
.........................................................................
MAVİ EN SICAK RENKTİR
Yönetmen: Abdellatif Kechiche
Fransa, 2013
2013 Cannes Altın Palmiye
2013 fipresci Yılın En İyi Filmi
Mavi renge bambaşka bir anlam yükleyen Abdellatif Kechiche'in son filmi, ilk kez gösterildiği Cannes Film Festivali'nde hem eleştirmenler hem de izleyiciler tarafından büyük ilgi görerek festivalin büyük ödülünü kazandı. Başkanlığını Steven Spielberg'in üstlendiği jüri, yönetmen Kechiche'le birlikte başrol oyuncuları Adèle Exarchopoulos ile Léa Seydoux'yu da Altın Palmiye'ye layık gördü. Cinselliğe çekincesiz yaklaşımı ve gerçekçiliğiyle sansür ve sanat tartışmalarına yol açan Mavi En Sıcak Renktir, biri henüz lise öğrencisi diğeri ise mavi saçlı bir sanatçı olan iki genç kızın yıllara yayılan birliktelikleri üzerinden yaşamı ve aşkı sorguluyor.
...................................................................
Mavi renge bambaşka bir anlam yükleyen Abdellatif Kechiche'in son filmi, ilk kez gösterildiği Cannes Film Festivali'nde hem eleştirmenler hem de izleyiciler tarafından büyük ilgi görerek festivalin büyük ödülünü kazandı. Başkanlığını Steven Spielberg'in üstlendiği jüri, yönetmen Kechiche'le birlikte başrol oyuncuları Adèle Exarchopoulos ile Léa Seydoux'yu da Altın Palmiye'ye layık gördü. Cinselliğe çekincesiz yaklaşımı ve gerçekçiliğiyle sansür ve sanat tartışmalarına yol açan Mavi En Sıcak Renktir, biri henüz lise öğrencisi diğeri ise mavi saçlı bir sanatçı olan iki genç kızın yıllara yayılan birliktelikleri üzerinden yaşamı ve aşkı sorguluyor.
...................................................................
DÖŞEĞİMDE ÖLÜRKEN
Yönetmen: James Franco
William Faulkner'ın 1920'lerde bilinç akışı anlatımıyla yazdığı, 20. yüzyıl edebiyatının en iyi yapıtlarından kabul edilen ve uyarlanması imkânsız görülen Döşeğimde Ölürkenromanını sinemaya aktaran James Franco, aynı zamanda filmin 15 ana karakterinden biri olan Darl Bundren'ı da canlandırıyor. İlk kez Cannes Film Festivali'nde Belirli Bir Bakış bölümünde gösterilen film, Bundren ailesini izliyor. Aile büyüğü Addie henüz ölmüştür ve cenazeyi kadının memleketine götürmek üzere bütün aile yola düşer. Kocası ve çocukları, 65 kilometre ötedeki Jefferson'a giden yolda olmadık her tür engelle karşılaşırlar: nehirler taşar, yangınlar çıkar, kazalar olur ve ailenin her ferdi, kendi içlerindeki fırtınaların yanında bir de bu felaketlerle baş etmek zorunda kalır.
........................................................................................
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder